Bu soru en az “Kadınlar ne ister?” kadar çetrefilli bir başka konudur. Bir deney bize davetkar kadınların erkeklerce daha hoş karşılandığı yönünde oysa çoğumuz erkek ya da kadın ayırt etmeden tam tersini gözlemlemiş ve düşünmüşüzdür. Peki bu nasıl oluyor? Bir limit mi belirleyici olan? Biraz aramızda tartışmayı hak eden bu konuda fikir teatimize katılmanız güzel olabilir.
Bu ilginç deneyi tasarlayan bilim insanları ;
Elanie ve William Walster,
sosyal psikoloji alanında tanınmış akademisyenlerdir. Özellikle cinsiyet rolleri, sosyal algılar ve insan ilişkileri üzerine yaptıkları çalışmalarla bilinirler. Elanie Walster, kadınların sosyal algıları ve cinsiyet normları üzerine önemli araştırmalar yapmıştır. “Zor kadın” kavramı gibi konular üzerinde durarak, kadınların güçlü ve bağımsız davranışlarının toplumsal algılardaki yansımalarını incelemiştir. William Walster ise sosyal ilişkiler, algı ve cinsiyet üzerine yapılan araştırmalarda önemli roller üstlenmiştir. Çiftler arası dinamikler ve sosyal karşılaştırmalar gibi konularda da çalışmalar yapmıştır. Her iki bilim insanı da, toplumsal cinsiyet ve sosyal ilişkiler üzerine yaptıkları çalışmalarla psikoloji alanında önemli bir etki bırakmışlardır.
İlgili deneyimiz ise şöyle;
“Zor Kadını Oynamak” deneyi ;
Bu deneyin amacı, yaygın bir inanış olan “erkekler zor kadınları tercih eder” düşüncesini test etmekti. Deney, oldukça ilginç ve alışılmadık bir ortamda, Nevada’daki bir genelevde gerçekleştirildi.
Deneyde bir hayat kadını gönüllü olarak yer aldı. Bu kadın, müşterilerine iki farklı yaklaşım sergiledi. Müşterilerin yarısına “zor kadın” rolü oynadı. Bu rolde, müşteriye bir içki hazırladıktan sonra, onunla tekrar görüşmek istemediğini ve yakında okula başlayacağını söyledi. Diğer yarısına ise “kolay kadın” rolü oynadı, yani herhangi bir uyarı yapmadan doğrudan işine koyuldu.
Araştırmacılar, bu farklı yaklaşımların etkilerini çeşitli yöntemlerle ölçtüler. Öncelikle, hayat kadınından her müşterinin onu ne kadar beğendiğini değerlendirmesini istediler. Ayrıca, müşterilerin ödediği ücretleri ve bir sonraki ay aynı müşterinin kaç kez geri geldiğini kaydettiler.
Sonuçları ise şöyle özetleyebiliriz;
Yaygın inanışın aksine”Zor kadın” rolü oynandığında müşterilerin geri dönme olasılığı azaldı. Bu bulgu, erkeklerin elde edilmesi zor kadını daha çok isteyeceği varsayımının yanlış olduğunu gösterdi. Daha sonra bir çöpçatanlık servisinde yapılan deneyler de benzer sonuçlar verdi, bu da bulguların sadece hayat kadını-müşteri ilişkisine özgü olmadığını gösterdi.
Walster’ın araştırması sonucunda, erkeklerin aslında kadınların seçici olarak zor kadını oynamalarını tercih ettikleri ortaya çıktı. Yani, kadınların diğer erkeklere soğuk davranırken, kendi erkeklerine sıcak ve davetkar davranmaları daha çok ilgi çekici bulundu.
Toplumca toksik olarak betimlenen ilişkileri ve ds oyunlarını besleyen temel dürtü bu olabilir mi?
Yani seçilme beklentisi ile partnerini memnun etme çabası, ispat ve sınavdan geçme durumu, kuvvetli bir aday olma çabası sakın bir sırtta şaklayan kırbaç sesinin sol anahtarı olmasın?
Sahi nasıl eşleşiyoruz?
Bu soru için de bir hazırlık yapıyoruz hazır olunca aşağıda bağlantısını görüyor olacaksınız.